Cinsellik ve Otizm
OTİSTİK BİREYLERDE CİNSEL EĞİTİM:
1. Cinsel kimliğini tanıma
2. Cinselliğin fizyolojik yönü
3. Cinselliğin psikolojik yönü
4. Otistik bireyin ergenlik dönemine yönelik yurt dışındaki uygulamalar
5. Otistik bireylerin cinsel eğilimleri
6. Otistik bireylerde sorunlar ve cinsel eğitim
a- Bireye yönelik eğitim
b- Kurumsal eğitim
c- Aileye yönelik eğitim
d- Yakın çevreye yönelik eğitim
7. Otistik bireylere yönelik cinsel istismar
Otistik çocuklar eğitim projesi 3-15 yaş arası bireylere yönelik hazırlanmış olmasından dolayı bu bireylerin cinsel sorunları ve çözümleri ile ilgili herhangi bir çalışmayı kapsamamaktadır. Kurumsal olarak uygulamada otistik bireylerin cinsel sorunları ile ilgili sık sık problemlerle karşılaşıldığından dolayı, bu dönemlere yönelik çalışmalara ihtiyaç duyulmuştur.
Grup olarak yaptığımız araştırmalarda otistiklerin cinsel sorunlarına yönelik herhangi bir çalışmaya rastlanmamıştır. Sadece zihinsel engellilere yönelik bazı ön çalışmalar mevcuttur.
Otizm henüz yeni bir alan olması sebebiyle yurt içinde ve dışındaki çalışmalar cinsellikten ziyade bireye sosyal, akademik ve psikolojik beceriler kazandırmaya yöneliktir.
Bu nedenle otistik bireylerin ön ergenlik ve ergenlik dönemine yönelik yapılacak çalışmaların velilerden alınan bilgiler ve uygulamada edinilen verilerle gerçekleşebileceği şu aşamada tek yol gözükmektedir.
Otistik çocuklar eğitim merkezinde bu amaca yönelik bir komisyon kurulmuş olup, bu komisyon 20 Kasım 2001 ile 25 Temmuz 2002 tarihleri arasında, OÇEM çalışma grubunun İzmir’de tespit etmiş olduğu yetişkin 80 otistik bireye ve ailelerine yönelik gözlemler yapmış, veriler toplanarak bu raporun alt yapısı oluşturulmuştur.
Komisyonda toplanan verilere dayanılarak edinilen bilgilerden otistik bireylerin cinsel gelişim evrelerinde normallerden çok farklılık gösterdiği görülmüştür. Eğitimciye ve aileye zaman zaman ciddi problemler yarattığı için konunu her yönüyle ele alınıp çözüm önerilerinin tespit edilmesine gerek duyulmuştur.
OTİSTİK BİREYLERİN CİNSELLİĞİ:
GenderSymbols_250Otistik çocuğun cinsel gelişiminde önemli bir farklılık yoktur. Onlarda da biyolojik saat yaşıtlarına oranla belki farklı işliyordur ama vardır. Cinsel eğitimded de diğer eğitim alanlarında olduğu gibi fark geç ve güç öğrenmelerinden algılama, muhakeme ve kavrama becerilerindeki yavaşlıktan kaynaklanmaktadır.
Tüm insanlar biyolojik özellikleri gereği seksüel dürtüye sahiptir. Seksüel davranışlar toplum tarafından en çok baskı altına alınıp, sınırlandırılan davranışlardandır. Konu böyle bir bakış açısı ile ele alınınca bu alandaki eğitiminde zorlu ve hala sakıncalı görülen uzun bir yol olduğu kendiliğinden ortaya çıkacaktır.
Dünya literatürüne baktığımızda, henüz normal çocukların cinsel eğitimi konusunda bile esaslı bir program olmadığını görmekteyiz. Pek çok aile ve eğitimci otizmi yaşayan çocukların öz bakım alışkanlıkları ve akademik eğitim düzeyi hakkında doğru bilgilere sahiptir. Ancak çocuğun cinsel konulardaki bilgi düzeyi hakkında az şey söylenebilir.
Normal çocuk TV, ailenin gözlemesi, arkadaşları ile konuşarak, cinsel deneyim ve sorunlarını tartışarak, okuyarak öğrenebilecektir. Otistik çocuk bunlardan yoksun olduğu gibi ailenin belli bazı endişeleri nedeni ile daha fazla baskı kontrol yolu ile kendi kabuğuna çekilecek, sorun sadece bir süre için askıya alınacak, ardından daha şiddetlenerek tekrar ortaya çıkacaktır.
Otistik çocukların eğitiminde tüm dünyada tartışılan önemli bir konu da entegrasyon ve normalleştirmedir. Normalleştirmenin temeldeki en zor ve ciddi sorunu da seksüel davranış alanıdır. Psikoseksüel gelişme tanımlanması oldukça karmaşık bir durumdur. İnsanın gelişme süreci, bebeklikten çocukluğa, çocukluktan yetişkinliğe tehlikelerle doludur. İşte problem gerek normal çocukta, gerek se otistik bireyde bu noktada iyice ortaya çıkmakta ve cinsel eğitimin gerekliliğini kaçınılmaz kılmaktadır.
OTİZM VE CİNSELLİK
Cinsellik biyolojik bir olay, tıpkı açlık ve susuzluk gibi doğal bir dürtüdür. Yaşamak için nasıl yemek yemek ve su içmek zorundaysak cinsel doyuma da gerek duyarız. Yemenin ve içmenin yarattığı doyum, açlık ve susuzluk uyarısını giderdiği içindir. Doyum duygusunu, uyarının azalması yaratır. Cinsel aktivitemiz ise uyarı azalmasından çok bir uyarı arama davranışıdır.Cinsel gerilimi ve heyecanı ararız,cinsel uyarılara neden olan durumlar yaratırız.
Otistklerin cinselliğe ilgi duydukları çok sayıda erişkin otistik üzerinde araştırma yapılarak belirlenmiştir. Otistiklerin cinsellik deneyimleri sınırlıdır. Bu deneyimler mastürbasyon, öpme ve kucaklaşma v.b. gibidir.
Otistikler genel olarak cinsel organlarına dokunurlar. Bir kısmı herkesin önünde mastürbasyon yapar. %20’ye yakın bir kısmı da karşı cinse uygunsuz bir şekilde dokunur. Bazıları da karşı cinsin cinsel organına dokunma ve ilişki kurma eğilimindedir. El tutma, kucaklama, öpme bunların içindedir. Konuşma yetisi gelişmiş otistiklerde mastürbasyondan zevk alma daha belirgindir. Mastürbasyon stereotipik hareketleri olan çocuklarda daha sık görülür.
OTİZM VE CİNSELLİK İLE İLGİLİ YURT DIŞINDAKİ UYGULAMALAR
autism-awarenessKomisyonumuz tarafından otizm ve cinsellik ile ilgili yurt dışında yapılan uygulamaların neler olduğuna dair çeşitli bilgilere ulaşılmıştır.
ABD ve Avrupa’daki yetişkin otistiklere yönelik resmi ve özel kurumlardan edindiğimiz bilgilerin ışığında bu tür bireylerin cinsel sorunları ve çözümleri noktasında onlara kesinlikle normal bir bireymiş gibi yaklaşıldığı, bu dürtü ve eğilimlerini bastırmaya ve yok saymaya yönelik her hangi bir girişimin olmadığını gördük. Otistik bireylerin de normal bireyler gibi cinsel aktiviteden doğan yaşamsal hazzı ve mutluluğu alabilmeleri için her türlü psikolojik ve fiziksel ortamın hazırlandığını öğrenmiş bulunuyoruz. Hatta bu bireylere yönelikcinsel anlamda hiç bir toplumsal normun veya dini kuralların sınırlayıcı özelliklerini kabul etmeyip kurumsal ve bireysel anlamda mutluluğu ve hazzı ön plana çıkaracak düzenlemeler yapıldığını da gördük.
Uluslararası standartlarda otistik bireylerin cinsel eğitim ve ihtiyaçlarına yönelik 3 görüşün öne çıktığı ve bu üç görüşe yönelik uygulamalar olduğunu anlamış bulunmaktayız.
Ergenlik dönemini yaşayan otistiklere cinsel ihtiyaçlarının oluştuğu dönemlere yönelik, cinsellik hormonu salgılama düzeyini düşüren ve belli aralıklarla tatbik edilen ilaç uygulamasıdır. Bu yöntemin cinsel problemleri önlemek açısından etkili olduğu fakat cinsellik hormonlarının bireye kazandırdığı heyecan, macera ve aktiviteyi büyük oranda düşürdüğü, son derece mutlu, neşeli, aktif olan otistik bireylerin bu özelliklerini kaybedip, mutsuz ve depresif bireyler haline dönüştüğü gözlenmiştir.
Ülkemizde b uygulamanın resmi olmamakla birlikte, yetişkin zihinsel engellilere yönelik eğitim veren bazı kurumlarda uygulandığı kurum idarecilerince belirtilmiştir. Yukarıda saydığımız olumsuz etkiler zihinsel engellilerde de yaşanmaktadır. Eğitimde temel hedefin bireyin mutluluğuna yönelik ve insani yöntemlerle olması gerektiğine olan inancımız gereği, komisyonumuzca bu yöntemin hiçbir otistik çocuğa uygulanmamsı gerektiğine inanıyoruz.
Cinsel ihtiyaçların otistik bireylerde de normal bireylerde olduğu gibi giderilmesi gerektiğine dair bir görüş olduğu bilinmektedir. Bu görüşün ana savunucularından olan Almanya’daki kurumlarda otistik bireylerin ailelerinin de onayı alınarak ve doğum kontrol yöntemleri uygulanarak karşı cins otistik ya da normal bireylerle kurum içersinde veya önceden belirlenen mekanlarda kontollu olarak bu fizyolojik ihtiyacın giderilmesi yolu benimsenmiştir. Böyle bir pratiğin sonucu olarak otistik bireylerin doğum kontrolü konusu karşımıza çıkmaktadır.
Doğum kontrolü yöntemleri kendi arasında çeşitlilik göstermektedir. Bu yöntemlerden birisi olan hormonal yöntemler (Oral kontraseptifler- doğum kontrol hapları- aylık iğne- Mesigyna- 3 aylık iğne- Depo Provera- Norplant denilen cilt altı çubukları) seçildiği takdirde, normal bireylerde de sıkça görülen depresif duygu değişimlerinin otistik bireylerde de görülebileceği göz önüne alınmalıdır. (Normal bireylerde görülen ve hormonal dalgalanmaya, B6 vitamini ve Magnezyum minerali eksikliklerine bağlı olduğu düşünülen bu tür ılımlı depresyonda multivitamin (Supradyn Megadyn gibi) takviyesi yararlı olmaktadır. Hormonal yöntemlerin kullanılmaya devam edilmesi ile ilerideki aylarda bireyin yönteme uyumu ve yan etkilerin azalması gözlenmektedir
Otistik bireylerde epilepsi (Sara) hastalığının toplumun diğer bireylerine göre daha sık görüldüğünü bilmekteyiz. Epilepsi tedavisinde sıklıkla kullanılan bazı ilaçların, hormonal aile planlaması yöntemleriyle etkileştikleri ve aile planlaması yönteminin güvenilirliğini azalttıkları uzmanlar tarafından dile getirilmiştir. Otistik bireylerde aile planlamasının toplumun diğer bireylere göre daha duyarlı olunması gereken bir konu olduğu açıktır. Otistik birey için hormonal olmayan bir aile planlaması yöntemi (Spiral-Rahim İçi Araç gibi) daha uygun olabilir. Bu yöntemin bütün otizmle ilgilenen bilim adamları, eğitimciler ve aileler tarafından en insani ve olması gereken bir yöntem olduğu benimsenmiştir. Ailelerin, eğitimcilerin, bilim adamlarının yaşadıkları toplumun normları ve dini değerlerinin daha baskın geldiği, uygulamada ülkeler, iller, mahalleler ve hatta ailelere göre şekillendiğini görmekteyiz.
ABD’de pek çok eyalette sterilizasyon (kısırlaştırma) yaygındır. Tartışması da halen sürmektedir. Bu cerrahi müdahele+eğitim ya da eğitim+doğum kontrol yöntemleri uygulanarak pek çok otistik bireyin cinselliğini normal bireyler gibi yaşadığı yaptığımız araştırmalar sonucunda ortaya çıkmıştır.
Bu tür uygulamaların toplum normları göz önüne alındığında çok da hoş karşılanmayacağı görüşündeyiz. Bununla beraber hem otistik bireyi eğitecek hem de norm dışına taşmayacak bir program ihtiyacı içindeyiz. Bu tür çalışmaların Türkiye’de henüz bilimsel sonuç verecek yere geldiği söylenemez. Bu durumda uygulamada Avrupa ve ABD gibi gelişmiş ülkelerden olduğunca yararlanmak durumundayız.
Ülkemizde bu görüşü sesli olarak dile getirme noktasında, toplumsal değerlerimizin ve dini inançlarımızın bir engel olarak önümüze çıktığını hiçbir ailenin otistik çocuğuna (özellikle kız çocuğuna sahip) uygulamak istemediğini görmekteyiz. Sadece sosyo-ekonomik düzeyi yüksek bazı ailelerde (özellikle erkek otistik çocuğa sahip) tele-kız ve benzeri hayat kadınlarının yüksek ücretler karşılığında evlere getirtilip bu yöntemi uyguladıkları özel beyanlarından anlaşılmaktadır.
Yine Avrupa ve ABD gibi birçok gelişmiş ülkede cinsel ihtiyaçların doğal yollarla giderilme süreçlerinden biri olan mastürbasyon yönteminin uygulandığını görmekteyiz. Bu yöntemi benimseyen ve uygulayan ülkelerdeki sistemi incelediğimizde sistemin 2 unsurdan oluştuğunu, birinin ailenin yapacağı düzenleme ve hazırlıklar, diğerinin kurumun yapacağı düzenleme ve hazırlıklar olduğunu görmekteyiz. Kurumsal düzenlemelerde otistik bireylere 1’nci aşama olarak mastürbasyon yapma yöntemlerinin ve şeklinin öğretilmesi, 2’nci aşama olarak da öğrendiği bu yöntemleri uygulayabileceği kurum içinde özel (figürlerle, resimlerle, karşı cins maketlerle v.b.) uyarıcılarla donatılmış özel mastübasyon odalarının düzenlenmesi yapılmaktadır.
Bu uygulama kurumlarda 2 farklı cins için, 2 özel oda şeklinde düzenlenmektedir. Ve yine aynı çalışmaya ailelerin de yaşadıkları mekanda devam edilmesi tavsiye edilmektedir. Otistik bireylerin cinsel olarak uyarıldıkları ve bu konu ile ilgili ihtiyaç hissettikleri zaman, eğitimci ve aile tarafından kontrollü bir şekilde ilgili odalarda cinsel ihtiyaç giderilmesine yönelik çalışmaların yapıldığını görmekteyiz.
Bu yöntemlerle ilgili olarak otistiklerde cinsellik ile ilgili araştırma yapan komisyonumuz, ülkemizde bu yöntemin kurumsal anlamda yasal olarak uygulanmasının mümkün olmadığını bilmektedir. Fakat konunun bir rapor halinde Özel Eğitim Genel Müdürlüğü’ne iletilip, ülkemiz normlarında da bu yöntemin uygulanmasının aileler ve eğitimciler açısından hiçbir sakıncasının olmadığı son derece insani, medeni ve uygulanması gereken bir yöntem olduğuna inanmaktayız. Bu yöntemin resmi olmasa bile bir çok kurumda fiili olarak uygulandığını yine kurum yöneticileri ve eğitimcilerle yaptığımız görüşmelerde tespit etmiş durumdayız.
Otistik çocuğa sahip ve ergenlik dönemini yaşayan ailelerle yaptığımız görüşmelerde bu yöntemi bütün ailelerin uygulama taraftarı olduğunu görmekteyiz. Hatta bazılarının fiili olarak uyguladığını sadece yöntemin 2’nci aşaması olan fiziksel hazırlıkları yapamadıklarını, özel mastürbasyon odaları yerine evlerindeki banyo ve tuvaletleri kullandıkları kendi beyanlarından anlaşılmaktadır.
OTİSTİK BİREYLERİN CİNSEL EĞİLİMLERİ:
Otistiklerin cinsel eğilimleri konusunda aileler ve eğitimcilerle yaptığımız görüşmeler sonucunda genel olrak cinsel uygulamalar konusunda çocukların otistik seviyeleri de dikkate alınarak; konuşma, sosyal ve fiziksel özellikleri doğrultusunda farklı davranışlar sergilediklerini gözlemledik.
Marjinal olarak ergenlik döneminde bazı bireylerin bu dönemde cinsel figürleri hiçbir sınırlama hissetmeden karşı cinsi de ciddi anlamda aramadan sarılma, öpme, okşama gibi davranışları herkese uyguladıklarını ve büyük haz aldıklarını tespit ettik.
Genel olark otistiklerde cinsel eğilim içeren davranışlar;
• Mastürbasyon
• Cinsel organını gösterme
• Sarılma, öpme, koklama, okşama
• Başkalarının cinsel organına dokunma
OTİSTİK ÇOCUKLARDA CİNSEL EĞİTİM VE SORUNLARI:
1. Otistik bireylerde cinsel sorunlar
Otistik bireylerde cinsel uyarılma durumunda bireyin bu uyarıcıya karşılık nasıl davranmasını bilememesinden kaynaklanan öfke ve saldırganlık ve sıkıntı, depresif davranışlar sergilediği görülmektedir.
Yine otistik bireylerin fizyolojik ve psikolojik olarak uyarıldıkları anlarda normal bireyler gibi tavırlar sergiliyemediklerinden (rastgele ve içgüdüsel davranışlardanolan soyunma, sarılma öpme veya açıkta mastürbasyon yapmaları) kaynaklanan baskı ve cezalara maruz kaldıkları anlaşılmaktadır Bu davranışların toplum içinde veya bulunduğu ortamda cinsel olarak istismar edilmelerine zemin oluşturulmasından kaynaklanan sorunlar da vardır.
2. Otistik bireylerde cinsel eğitim
Bireye Yönelik Cinsel Eğitim: Otistik bireye yönelik cinsel eğitimin şekillenmesinde otistiklerin cinsel dürtülerine bağlı olarak gösterdikleri davranışlardan kaynaklanan sorunların çözümüne yönelik çalışma yapılması komisyonumuzca uygun görülmektedir. Otistik bireyler için de genel bir eğitim basamaklandırılabilir. İlk olarak aileler ve eğitimciler çocuğun anlayabileceği bir dilde basamak basamak bu bilgiler doğrultusunda eğitim biyolojik ve sosyal yön olarak aynı paralelde sürdürülmelidir.
5 duyu, iskelet ve kas sistemi, vücut organlarının düzenli çalışması gibi otistik çocuğun genel anlamda vücudunu cinsel ağırlıklı olarak tanıma çalışması yapılmalıdır. Biyolojik yönden tanımadaki genel amaç, çocuğun cinsel farklılıklar ve ayrılıklarını tanımasıdır.
Buna yönelik yapılabilecek çalışmalar model alınarak, ayna kullanarak, yazılı görsel materyallerden faydalanılarak yapılabilir.
• Bireydeki fiziksel ve psikolojik değişmeler; kızlarda regl dönemi, erkeklerde gece boşalmalarını algılıyabilmesidir.
• Yetişkin kadın ve erkek arasındaki fiziksel farklılıkları kavrayabilmesidir.
• Erkek ve kadın üreme organlarının işlevleri, hamilelik ve doğum, cinsel ilişkininseyri hakkında bilgi edinebilmeleridir.
3. Sosyal Yön
• Mevsimlere göre giyinme (ortama ve ihtiyaca uygun giyinme)
• Hijyenik bakım
• Ev içi ve dışı güvenlik
Otistik bireylerin cinsellikle ilgili olarak, kendilerini ve başkalarını anlamakta sıkıntıları vardır. Bu sıkıntıların özünde cinsel uyarılma durumunda ne yapılması gerektiğini bilmemelerinden kaynaklanan öfke durumlarının giderilebilmesi vardır. Genel olarak ergenlik dönemini yaşayan otistik bireyler arasında yapılan gözlemlerde ereksiyon halinde iken mindere sürtünme, cinsel organını gösterme, herhengi bir insana cinsel duygularını tatmin amacı ile sarılma ve sürtünme, uyarılma anında kendini sıkma, cinsel organına parmakla basınç uygulama, soyunma vb. davranışlar gösterdikleri görülmüştür.
Otistik Bireylerin ergenlik dönemi başlangıcı ve anında yaşadığı bu sıkıntılara yönelik eğitimciler ve aile tarafından duruma uygun çeşitli yöntemler geliştirilebilir. Bu yöntemlerin başında öncelikle eğitimcinin bu davranışı tamamen, normal ve fizyolojik bir ihtiyaç olarak değerlendirebilmesidir. Bu ihtiyacın ve dürtülerin tatmini noktasında eğitimcinin bireye yönelik profesyonel yöntemleri öğretmesi gerekmektedir. Öncelikle bireyin bu davranışının gerçekleşme sebebinin biyolojik ve psikolojik açıdan ele alınması gerekir. Biyolojik yönden hormonlarla ilgili bir davranış olması müdahale şansımızı ortadan kaldırmaktadır. Psikolojik açıdan öğrencinin sınıf ve benzeri ortamlarda bireysel anlamda boş bırakılması bireyi yeni arayış ve davranışlara itmesine neden olmaktadır. Bu nedenle eğitimci öncelikle bireyi zorunlu olmadıkça eğitim aktivitelerinden uzak tutmamalı, bireyin özellikleri doğrultusunda yeni aktiviteler ve programlar üretebilmelidir.
Ön ergenlik döneminde cinsel davranışlara yönelik ana davranışlarından biri ereksiyon ve uyarım halinin süreklilik arzetmesi ve bir boşalım sağlanamamasıdır. Ön ergenlik döneminde bu davranışların gerçekleşimi anında eğitimcinin yapması gerekenler:
Bireyin algısını başka alanlara kanalize etmektir. Örneğin yoğun mastürbasyon davranışında bulunan çocuğa müzikli bir çalışma yaptırılması gibi.
Yine bu cinsel davranışların gerçekleşme anında bireysel özellikler dikkate alınarak, bireyin davranıştan aldığı haz engellenmeden bulunduğu mekanda bu davranışı gerçekleştirebileceği ortamların kontrollü olarak oluşturulmasıdır.
OTİSTİK BİREYLERİN CİNSEL EĞİTİMLERİNDE KURUMSAL ÇALIŞMALAR
Otistik bireylere eğitim veren kurumlarda rehberlik ve psikolojik danışmanlık servislerinin otistiklerin cinsel gelişim süreçlerine dair özellikleri çok iyi bilip veli-öğrenci-eğitimci arasındaki koordinasyonu ve işbirliğini geliştirebilecek bilgi birikimine ve deneyimine sahip olması gerekir.
İlgili servisler öğrencilerin cinsel gelişim evrelerine dair sağlıklı kayıt ve bilgiler bulundurmalıdır. Bu servis genel olarak cinsel gelişime dayalı olarak otistik bireyle ilgili kişileri hazırlayıcı tedbirlerin alınmasını sağlamalıdır.
Kurumsal olarak otistik bireylerin cinsel gelişim evrelerine yönelik uluslararası ve ulusal normlar, etik kurallar, insani yaklaşımlar temel alınarak düzenlemeler yapılmalıdır.
Bu kapsamda kurum fiziksel olarak bireylerin cinsel ihtiyaçlarına yönelik düzenlenmeli, cinsellik konusuna yönelik biyolojik, psikolojik ve sosyolojik açıdan bilgi birikimine dayalı seminer, panel, brifing, gösteri, yayın ve broşürlerle personelini hazırlamalıdır.
OTİSTİK BİREYLERDE AİLEYE YÖNELİK CİNSEL EĞİTİM:
Öncelikle aile, bu alanla ilgili olarak yeterli bilgi birikimine ve deneyimine sahip kurum ve kişilerce sağlıklı bir şekilde, otistiklerin cinsel gelişim evreleri hakkında bilgilendirilmelidir.
Uluslararası düzeyde otistiklerin ergenlik ve ön ergenlik dönemlerine yönelik yapılan çalışmalar ve uygulamalar hakkında aydınlatılmalı, bu uygulamalardan ailenin sosyo-ekonomik düzeyine en uygun olan yöntem belirlenip bu yöntemle ilgili olarak aile hazırlanmalıdır.
Otistik bireylerin ön ergenlik ve ergenlik döneminde gerçekleştirdiği her türlü davranışın doğal ve yaşanması gereken bir süreç olduğu, bu süreçte olumlu davranışların gerçekleşebilmesi için ailenin izlemesi gereken tutum ve yöntemlerin belirlenmesi için eğitim kurumları ile koordineli olmaları gerekir.
Sağlıklı ve standart bir ergenlik dönemini çocuklarının yaşayabilmesi için gerekli olan fiziksel düzenlemeler ev ortamında da yapılmalı, çocuğunun cinsellikle ilgili biyolojik yönünü normaller gibi kabul edip, psikolojik gelişim sürecinde çocuğuna katkılar sağlamalıdır.
OTİSTİK BİREYLERİN CİNSEL EĞİTİMİNDE ÇEVREYE YÖNELİK EĞİTİM
Otistik bireylerin iletişimde bulunduğu yakın ve uzak çevresi otistiklerin cinsel gelişim evrelerine yönelik yaşadıkları davranış değişiklikleri hakkında bilgilendirilmelidir. Ergenlik döneminde otistik bireyin sağlıklı bir cinsel gelişim ve davranış süreci yaşayabilmesi için çevrenin de aile ve kurum gibi çocuğa olumlu katkı yapacak tutum ve davranış geliştirmesi gerekir. Bu açıdan ailenin çocuğun cinsel yönüne yönelik aldığı tedbirlerin çevrede de saygı ile karşılanması ve gereğinin yapılması, kesinlikle otistiklerin cinsel gelişimlerine yönelik olumsuz tavır ve davranışların olmaması gerekir. Normal bireylerin cinsel aktivitelerine yönelik çevrenin geliştirdiği tutum otistikler için de geçerli olabileceğini varsayarak bu yönde istikrarlı davranılması gerekmektedir.
Otistik bireyin yakın çevresinin çocuğun cinsel davranışlarına karşılık öfke, kızgınlık, korkma, acıma, merhamet gibi duygularla hareket etmelerinin olumsuz davranışlara yol açabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
Ergenlik dönemini yaşayan bireylerin cinsen ihtiyaçlarını gidermeye yönelik ailenin uyguladığı herhangi bir ulusal veya uluslararası yaklaşım modeli çocuğun fizyolojik ve psikolojik ihtiyaçları da göz önünde bulundurularak yakın çevre tarafından da kabul edilmelidir.
OTİSTİK BİREYLERE YÖNELİK CİNSEL İSTİSMAR:
Otistiklerin cinsel gelişimleri ile ilgili olarak komisyonumuzun yapmış olduğu incelemeler, araştırmalar ve bazı otistik çocuğa sahip ailelerin söylemlerinden de anlaşıldığı gibi ciddi manada cinsel istismarın yaşandığı bilinen bir gerçektir.
Bu bireylerincinsel davranışlarında sınırlayıcı dini değerlerin, toplumsal sorunların ve etik kuralların bağlayıcı olmaması sebebiyle istenmeyen bazı gelişmeler olmaktadır. Çocukların ergenlik döneminde karşı cinse olan arzularının art niyetli kişilerce suistimale uğratıldığı, özellikle bu kişilerin; çocukların kendini ve olayı ifade edememesinden aldığı gücle bu istismarı rahatlıkla gerçekleştirdikleri bilinen bir gerçektir.
çocukların özellikleri ve cinsel rahatlıkları göz önünde bulundurularak her an kontrol altında tutulmaları gerekmektedir. Özellikle kız çocuklarının giyimlerine bu kapsamda dikkat edilmeli, otistiklerin cinsel istismarına neden olabilecek cinsel içerikli figürler, oyun ve davranışlardan kaçınılmalıdır. (Dudaktan öpme, kucağa oturtma, cinsel içerikli temaslar v.b.)
İstismara (tecavüz,taciz) maruz kalınmaması için kesinlikle çocukların ilişkide bulunduğu kurum ve yakın çevre kontrol altına alınmalıdır. Olumsuz gelişmelere zemin hazırlayabilecek her türlü şartlardan kaçınılmalıdır.
Sonuç olarak otistik bireyler suistimale uğrayabileceği ve kontrol edilemiyeceği ortamlardan uzak tutulmalıdır.
OTİSTİKLERİN CİNSEL EĞİTİMİNE YÖNELİK ÖNERİLERİMİZ
M.E.B. Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü otistik bireylerin cinsel gelişim evrelerinde kurumlarda yaşanılan sıkıntıların gerçek ve kaçınılmaz olduğunu kabullenmelidir. Bu problemle ilgili olarak üniversitelerin ilgili bölümlerinden ve kurumlardan gelen raporlar doğrultusunda yasal düzenlemeler yapılmalı, kurumlara ve ailelere yönelik eğitim programları hazırlanmalı, broşür ve kitaplar basılmalıdır.
Otistik çocuklar eğitimi müfredat programında cinsel eğitim başlıca bir ders olarak müfredata alınmalıdır. Otistik bireylere eğitim veren kurumların ergenlik döneminde yaşadıkları sorunları göz ardı etmeden ve uluslararası uygulamalar da dikkate alınarak bağımsız hareket edebilmeleri sağlanmalıdır.
Bağımsız OÇEM’lerde cinselliğin biyolojik ve fizyolojik yönü de dikkate alınarak doktor ve hemşire bulundurulmalıdır.
Ülkemizin toplumsal normları dikkate alınarak cinsel eğitimle ilgili olarak, otistik bireylerin cinsel eğitimlerinde uluslararası normların yakalanabilmesi için gelişmiş ülkelerle sürekli temas halinde bulunulması, basın yayın organları aracılığıyla toplumun bilinçlendirilmesi gerekmektedir.
GEBELİĞİ ÖNLEYİCİ ETKİN YÖNTEMLER
Hormonal Kontraseptifler
Kombine Oral kontraseptifler: ”Hap”
Östrogen ve progesteron içeren doğum kontrol hapları en etkili ve emin doğum kontrol yöntemidir.
Araştırmalara göre dikkatli biçimde hap kullanan 100 kadından bir tanesinden daha azı bir yıl içinde gebe kalmaktadır.
Hapın olumlu etkileri gebeliği önleme, ağrılı adeti tedavi etme, memenin ve yumurtalığın iyi huylu kistlerinin meydana gelme olasılığını azaltma, demir yetmezliği anemisinin meydana gelmesini önleme, menstruel kan kaybını azaltma, assendan pelvik enfeksiyonlara karşı korunma, toksik şok sendromunda %25 azalma ve osteoporoza karşı korunmadır.
Hapın olumsuz yan etkileri hafif bulantı, nadiren kusma, baş ağrısı, kiloda artma, göğüslerde ağrı, gerginlik, dolgunluk, adet düzeninde değişiklikler-hipomenore, amenore, siklus ortasında lekelenme, laktasyonun baskılanması, hipertansiyonla karşılaşma riski, damar tıkanıklığı olabilir. Ayrıca deride kloazma, plazma insülindüzeyini olumsuz etkileme ve 4 yıldan fazla kullanıldığında abdominal ağrı, hepatomegali ve bening hepatik adenomu da düşünülmelidir.
Normalde yumurtalıkların yaptığı hormonlar ağızdan hap şeklinde verildiğinden, beyindeki hipofiz ve hipotalamusu etkileyerek yumurtalıkların çalışmasını durdurur ve yumurtlama(ovulasyon) meydana gelmez.
Haplar gebelik, tromboflebit veya tromboembolik hastalık öyküsü; fonksiyon bozukluğu gösteren akut ve kronik tip karaciğer hastalığı östrojene bağlı karsinoma, bilinen veya şüpheli meme karsinomu, teşhis edilmemiş uterus kanamaları, fazla sigara içme, hipertansiyon, diabet, toksemi, 40 yaşın üzeri, hiperlipoproteinemia, menstrual siklusu düzene girmemiş adölesanlar, koroner arter veya iskemik kalp hastalığı öyküsü olanlar migren krizleri olanlar, ruhsal yapısı dengesiz olanlar halinde kontrendikedir. Hap kullanmaya başladıktan sonra senede bir kere kan basıncı, idrar tahlili ve kanda üre seviyesi temin edilmeli, ayrıca senede bir kez servikal froti yapılmalıdır.
Kadın şiddetli karın ağrısı, şiddetli göğüs ağrısı, öksürük, nefes darlığı, şiddetli baş ağrısı, baş dönmesi, halsizlik, uyuşukluk, görme sorunu, konuşma zorluğu, şiddetli bacak ağrısı, gibi durumlarda veya depresyon, sarılık ve memede sertlik sorunu olduğunda doktora başvurmalıdır.
Yalnız Progestin İçeren Kontraseptifler (Minipil veya Devamlı Progestin)
Yalnız progestin içeren haplara minihap ismi verilir. Bu hapların hiç ara verilmeden her gün alınması gerekir.
Özellikle ileriki yaştaki ve emziren kadınlarda başarı ile kullanılır. İleriki yaştaki kadınlara, kardiovasküler riskleri nedeni ile önerilemeyen kombine haplar yerine minihaplar daha güvenle önerilebilir. Minihaplar anne sütünü baskılamadığı için emziren kadınlar tarafından rahatlıkla kullanılabilir. Minihap kullanan kadınlarda baş ağrısı ve yüksek tansiyon daha nadir görülür. Siklusun büyük bir yüzdesinde ovulasyon olduğundan, ovulasyona bağlı kanama anomalileri olmaz. Ancak kombine haplara göre minihapların kontraseptif etkisi daha azdır. Progestinin bazı yan etkileri vardır;ovulatuar siklusta düzensizlik ve ektopik gebeliktir.
Minihapların geçirilmiş over kisti, ektopik gebelik ve açıklanamamış vajinal kanamalarda alınmaması gerekir. Amenore ve ara kanamaları en fazla görülen yan etkileridir.
İmplantlar
Norplant adıyla tanınan deri altı kontraseptif implantlar, 5 yıl süre ile yüksek kontraseptif etki sağlarlar. İmplantlar basit bir cerrahi insizyonla kolun üst bölgesine, deri altına yerleştirilen çubuklardır. Çıkarıldığında kontraseptif etkisi hemen sona erer.
Enjeksiyonlar
Enjeksiyonlar minihapların 3 ya da 6 aylık enjektabl şekilleridir. Ovulasyonu durdurdurlar. Östrojen içeren kontraseptifler için risk taşıyan kadınlarda daha güvenli, uzun süreli ve emniyetli kullanılabilmeleri olumlu yönleridir. Amenore ve siklus düzensizlikleri en çok görülen yan etkileridir.
Rahim İçi Araçlar(RİA)
Rahim içi araçlar hazne içine konuldukları zaman gebeliği önleyici etki gösteren, küçük plastik araçlardır. Plastikten, bakırdan ve hormon içeren değişik türde araçlar vardır.
Uterus boşluğunda bulunan RİA, yabancı cisim etkisi yaparak endometriumda enflamatuar reaksiyon oluşturarak zigotun implantasyonunu önler. RİA uterus içinde immünolojik (hücresel bağışıklık)bir infertiliteye neden olur. RİA’nın antijen etkisi kuvvetli bir yabancı cisim reaksiyonu oluşturur. Oluşan bu reaksiyon spermlerin imhasını sağlar. Spermleri immobilize eder. Böylece vajenden fallop tüplerine geçişleri engellenir.
RİA’nın Kontrendikasyonları:
Gebelik veya gebelik şüphesi
*Pelvis içi enfeksiyonlar
*Servikal veya uterin malignitesi ya da şüphesi
*Adet düzensizliği, fazla miktarda kanama
*Akut servisit, vajinit veya servikste arozyon
*Aşırı ağrılı adet görme, kasıklarda devamlı şiddetli ağrı
*Koagulasyon bozuklukları veya antikoagulan tedavi görme
*Şiddetli anemi
*Ektopik gebelik öyküsü
RİA Uygulama Zamanı
RİA uygulamak için en uygun zaman adetin 3 ile 5 günleri arasındadır. Bu zaman içinde RİA uygulanışı daha kolaydır, hem de kadının gebe olmadığından emin olabilirsiniz.
Doğumdan hemen sonraki ilk 10 dk. içinde takılabilir. Ancak bu dönemdeki uygulamalarda aracın düşme olasılığı veya uterus çok yumuşak olduğu için perforasyon olasılığı yüksektir.
RİA doğumdan 6 hafta sezeryandan 8 hafta sonra takılabilir. Bu süre içinde kadın cinsel ilişkide bulunmamış veya kondom ile korunmuş olması gerekir.
Kadında bir enfeksiyon riski yoksa düşükten hemen sonra takılabilir. Genellikledüşüğü ya da küretajı izleyen 2-3 haftalar arasında uygulama yapılır.
RİA’nın komplikasyonları adet miktarında ve süresinde artma, kesilmeyen kanamalar, adetler arasında lekelenme ve anemi, kramp ve ağrılar, RİA’nın atılması, gebelik, uterus perforasyonu, pelvik enflamatuar hastalıklardır.
Kondom(Prezervatif)
Halk arasında kılıf olarak bilinen kondom kolay ve ucuz elde edilebilir olması nedeniyle avantajlıdır. Bunun yanında AIDS ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıkların önlenmesinde önemli rol oynar. Ayrıca serviks kanserine karşı koruyucu etkisi vardır. Kondomun glanspenisteki duyarlılığı azaltması ve ilişkiyi bölmesi dezavantajları olarak kabul edilir. Ayrıca kondomun delik olması veya koitus esnasında yırtılması gibi sakıncaları mevcuttur. Kondomu kullanmadan önce sağlam olup olmadığı kontrol edilmelidir. Kondom mutlaka her koitusta kullanılmalıdır. Temas sırasında kayıp çıkmamasına dikkat edilmelidir.
Diyafram(Kapak)
Bu servikse yerleştirilen yarım küre biçiminde lastikten yapılmış bir araçtır. Rahim ağzını kapatarak, spermlerin buraya geçmesini önler. Pelvik muayene ile uygun büyüklükte diyafram seçilir. Mutlaka bir spermisitle beraber kullanılmalıdır. Diyafram vajene ilişkiden önce yerleştirilmeli ve ilişkisonrası 8 saat vajende kalması sağlanmalıdır. Diyafram vajenden çıkarıldıktan sonra ılık sabunlu su ile yıkanıp kurutulup pudralanarak saklanmalıdır. Her kullanımda diyaframın sağlamlığı kontrol edilmelidir. Diyafram nadiren alerjik reaksiyon yapabilir. Temiz koşullarda takılmaması ve vajende uzun süre kalması vajinal ve üriner sistem enfeksiyon riskini arttırır.
Cerrahi Sterilizasyon
Cerrahi kontrasepsiyon kadında ovumun, erkekte spermiumun geçtiği kanalların cerrahi bir yöntemle kapatılması işlemidir. Geri dönüşümsüzdür. Sağlık ve cinsel işlevler üzerine her hangi bir etkisi yoktur. Tüm cerrahi işlemler gibi kanama, enfeksiyon ve anestezi riskleri vardır.
Erkeğin Sterilizasyonu-Vazektomi
Erkek tohum hücreleri hayalarda yapılır. Taşıyıcı kanallar erkek tohum hücrelerini meni sıvısı ile karışabilecekleri meni keseciğine taşır. Bu sıvı cinsel boşalmada dışarı atılır. Menideki hücreler, kadın yumurta hücresi ile birleşirse gebelik oluşur. Vazektomi, taşıyıcı kanalın kapatılması ile erkek tohum hücrelerinin geçmesini engelleyerek gebeliği önler. Operasyondan sonra 3 gün koitus yasaklanır.
Kadın Sterilizasyonu-Tübal Ligasyon hem vajinal hem abdominal yoldan yapılabilir.
Abdominal: Anestezi ile umblikusun atından küçük bir insizyonla (mini laparatomi)abdomene girilir. Tüpler ayrıştırıldıktan sonra kesme ve bağlama yöntemi ile kapatılır.
Doğumdan 1-3 gün sonra veya normal dönemde herhangi bir zamanda işlem yapılabilir. Laparoskopik sterilizasyon yeni bir tekniktir. Subumblikal bölgeden bir veya iki insizyon yapılır. Abdomene karbondioksit gazı verilir. Laparoskop ile abdomene girilir. Tüpler kesme, bağlama ve koterizasyon yötemi ile kapatılır. Komplikasyonları; perforasyonu, enfeksiyon, hemoraji ve anestezinin yan etkileridir.
Yazı: Yağmur Ecem SU
Bir Yorum Bırakın