Özel Eğitime Muhtaç Çocuğu Olan Ailelere Öneriler
Sevgili aileler, özel eğitime mıuhtaç bir çocuğunuz olabilir. Bu durumda onlar için alacağınız en küçük önlem ve tedbir daha başarılı olmalarına, kendilerine daha yeter hale gelmelerine olanak tanıyabilir. Bu nedenle aşağıda sıraladığım önerilerden kendiniz için uygun olanları dikkate almanızı tavsiye ederim. Önerilere geçmeden önce bir şiire yer vermek isterim.
Çocuğumu Yeniden Yetiştirmem Mümkün Olsaydı
Çocuğumu yeniden yetiştirmem mümkün olsaydı,
Ona işaret parmağımı kaldırıp
Yasaklar koymak yerine
Parmaklarıyla resim yapmayı öğretirdim.
Hatalarını daha az düzeltir,
Onunla daha çok yakınlık kurmaya çalışırdım.
Onu sadece gözlerimle izler, saat kısıtlamaları koymazdım.
Daha ilgili olmaya çalışır, daha çok şefkat gösterirdim.
Onunla daha çok yürüyüşlere çıkar, uçurtmalar uçururdum.
Ona karşı ciddi bir tavır içinde olmak yerine
Onunla oyun oynardım.
Onunla daha az çekişir, ona daha çok sarılırdım.
Önce benlik saygısını kazanmalarını sağlar,
Sonra bir ev almaya çalışırdım.
Ona her zaman katı davranmaz,
Onu daha çok onaylar ve yüreklendirirdim.
Güç konusunda daha az ders verir,
Sevgi konusunda daha çok şey öğretirdim.
DİANNE LOOMANS
Bir çocuğun büyümesinde en önemli etken AİLE’ dir. Çocuklar yaşama ait pek çok şeyi ailelerden öğrenir. Eğer anne-baba; çocuklarına gereken sevgiyi ve eğitimi veremezse, çocuğun toplum içinde var olma, kendi ayaklarının üzerinde durabilme gibi yaşamsal durumlarında çok büyük zorluklar çıkabilir. Çocuk büyütmenin amaçlarından biri onu “yaşama hazırlamak ” olduğundan, onunla kurduğunuz ilişki ve iletişim sisteminiz kritik bir önem taşımaktadır. Özel bir çocuk sahibi olan anne-baba olarak siz, çocuğunuzla sevgi çerçevesinde bir ilişkiye girerseniz; bugün sorun olarak görülen pek çok ayrıntı; hayatınızı güzelleştirmenin önündeki engel olmaktan çıkacaktır.
Sürekli olarak çocuklarımızdan daha iyiyi, daha güzelini bekleriz. Ama kusursuz, mükemmel insanlar yaratmakla; çocuk yetiştirmek arasında fark vardır. Çocuklarımızı mükemmel insanlar haline getiremeyiz; çünkü dünyada hiç kimse mükemmel değildir. Öte yandan, özel çocuğumuzla birlikte yaşamı güzelleştirmenin, onun kendine yetebilecek bir insan olarak yetişmesinin elbette ki pek çok yolu / yöntemi vardır.
* Çocuğun sağlıklı ve mutlu bir birey olarak yetişmesinin en önemli anahtarı sevgidir. Bir çocuk sevgi alabildiği yerde, kendisini güvende hisseder: Çocuğun sevildiğini bilmesi ve kendini güvende hissetmesi, onun gelişim basamaklarını sağlıklı bir şekilde çıkması için şarttır. Çocuğunuza sevginizi belli edin. Onun sadece günlük ihtiyaçlarını karşılamakla, sevildiğini hissetmesini beklemeyin, davranışlarınızda ve konuşmalarınızda sevgiyi eksik etmeyin.
* Çocuklara sevgiyi göstermenin en yalın yolu fiziksel temastır. Elbette anne-baba olarak çocuklarımızı çok severiz. Ancak çocuklarımızın bunu anlamalarını beklemek yanlış olur. Bu nedenle o sevgiyi iletmek için fiziksel temas kullanmaktan çekinmemeliyiz. Saçları okşanan, eli tutulan çocuk, sevgiyi fark etmenin yanı sıra kendini güvende hissedecektir. Özellikle bizim çocuklarımız kendilerini yeteri kadar ifade edememenin verdiği güvensizliği biz fark etmek istemesek de yaşamaktadırlar. Sevildiklerini, önemli olduklarını hissetmeye daha fazla ihtiyaç duymaktadırlar. Ayrıca fiziksel temas çift yönlü bir özellik taşır, çocuklarınızla temas kurdukça bunun pozitif etkilerini siz de göreceksiniz; unutmayın ki sizin de anne-baba olarak çocuklarınız tarafından sevildiğinizi hissetmek en doğal hakkınızdır.
* Çocuğunuzun da sizin gibi duygulara sahip olduğunu unutmayın. Pek çok özel çocuk, konuşma özrü olsun olmasın, duygularını ifade etmekte zorlanabilir. Fakat bu zorlanma, onların duygusuz oluğu anlamına gelmez. Mutlaka ve mutlaka bağırmasının, ağlamasının altında bir neden vardır. Çocuğunuzu ne kadar tanıdığınızla ilintili olarak, davranışlarını anlamaya, yorumlamaya çalışırsanız ve ona farklı yollarla ifade etme özgürlüğü, çeşitliliği tanırsanız, büyük gibi görünen sorunlar aranızda ilişkinizi arttıran güzel anlara dönüşecektir.
* Bütün çocukların gelişim sürecinde bazı “sıçrama” veya “duraklamalara” rastlanabilir. Fakat genel olarak bütün çocuklar, becerileri aşağı yukarı aynı şekilde ve aynı sırayla öğrenirler. Özel çocuğunuzun yavaş öğrenmesi “hiçbir şey öğrenemez” anlamına gelmemektedir. Bütün çocuklar gibi o da, gelişim düzeyine göre, aldığı eğitim doğrultusunda yeni bilgiler öğrenebilecektir. Burada anne-babaya sabır göstermek konusunda çok büyük görev düşmektedir. Sabırlı olmak hem sizin için, hem de çocuğunuz için “olmazsa olmaz”dır. Özel bir çocuğa yeni bir davranış öğretmek veya davranışını değiştirmek zaman alır. Bu zamanı doğru olarak kullanmanın ilk şartı da SABIR’dır. Bazen anne babalar çocuklarına yeni bir şey öğretirken mucizeler beklerler. Daha sonra istedikleri değişimi göremeyince vazgeçerler, sinirlenirler, kızarlar. Sonuçta çocuk, zaman tanındığında yani sabır gösterildiğinde öğrenebileceği bir bilgiden, anne-babanın “bekleyememesinden” kaynaklı mahrum kalır. Davranışların öğretilmesinde tekrarın payı büyük olduğundan, tekrarların da ancak zaman içinde yapılabileceğinden, hem kendinize hem de çocuğunuza sabır göstermelisiniz.
* Çocuğunuzun gelişimi için, sizin dikkat etmeniz gereken konulardan bir diğeri de TUTARLI OLMAK’tır. Sürekli birlikte olduğunuz çocuğunuza karşı tutarlı ve istikrarlı davranmak zor olabilir; ama söz konusu özel çocukların eğitimi olunca tutarsızlığın pek çok zorluklara / sorunlara ve olumsuz davranışlara gebe olduğu da bir gerçektir.
* Anlık kararlar ve sinirli tepkiler vermek yerine sıcaklığın, yakınlığın, sabrın ve tutarlılığın hakim olduğu davranışlarda bulunmak önemlidir. Herhangi bir konuda tavır aldıktan sonra, çocuğun üzüntüsüne, ağlamasına dayanamayıp hemen tam tersi davranıldığında çocuk istenileni öğrenemez.Örneğin, bir anne çocuğu o gün ödevini yapmadı diye çizgi film izlemesine izin vermiyor. Daha sonra “ kıyamayıp ” izlettiriyor. Bunun sonucunda çocuk “ kendini acındırma” nın işe yaradığını ve annesinin cezalarını ciddiye almaması gerektiğini öğreniyor. Anne-baba bir karar aldığında, istikrarlı davranıp onu sonuna kadar sürdürmelidir.
* Tutarlı davranabilmenin en önemli yapı taşlarından biri çocuğunuzdan beklentilerinizi, onun yaşına, gelişim düzeyine, göre oluşturup oluşturmadığınızdır. Beklentilerinizi ya da kurallarınızı kendi rahatınız için mi oluşturuyorsunuz yoksa gerçekten çocuğunuzun olumluyu öğrenmesinde bir amaca hizmet ettiğini mi düşünüyorsunuz? Bütünsel olarak değerlendirdikten sonra belirleyeceğiniz kurallar, oluşturduğunuz beklentiler ancak sizin de tutarlılığınızı koruyabilir. Örneğin, bir saat boyunca yemek masasında sessizce oturamayan 5 yaşındaki çocuğunuzu cezalandırmak mantıklı olmayacaktır. Çünkü pek çok 5 yaş çocuğu bu kadar süre sakin oturamaz. Yaşına ve yapısına uygun olmayan beklentilerde bulunarak başarısızlık hissine girmeyin. Çocuğunuzu iyi tanıma, beklentileri buna göre oluşturma, sabırlı ve tutarlı olma gergin geçen o bir saati, mutluluğa çevirebilir.
* Anne-babalar çocukların birincil dereceden örnek aldıkları, model gördükleri insanlardır. Anne-baba olarak sizleri taklit etmeyi seven çocuklarınızdan, yapmadığınız bir davranışı beklemek büyük zaman kaybıdır. Örneğin,
– Annesinin sürekli yalan söylediğini gören/duyan bir çocuktan dürüst olmasını bekleyemeyiz.
-Tuvaletten sonra annesinin ellerini yıkamadığını gören bir çocuğa, tuvalet temizliğinin öğretilmesi güçtür.
Örnekler uzatılabilir. Burada vurgulanan özel çocukların bir davranışı öğrenirken, en kolay yol olan, model alarak gözlemleyerek öğrenmeyi seçtiğidir. Böylece aileler çocuklarına öncelikle öz bakım becerilerini ve toplum içinde yaşamayı kendileri örnek davranışlar sergileyerek öğretebilirler.
* Çocuğunuza koyduğunuz kuralları açıklamayı tercih edin. Mümkün olduğunca az kurala sahip olun ve sahip olduklarınızı da koruyun. Kuralların nedenleri sevgi ve sıcaklıkla çocuğa açıklandığı zaman zorlayıcı olmaktan çıkar ve hayatı kolaylaştıran durumlara dönüşür. Çocuğunuz bir müddet sonra kendi kendilerini kontrol etmeyi öğrenirler ve unutulmaması gereken hangi kuralı neden koyduğunuzdur. Kendiniz için mi yoksa çocuk için mi? Kuralları koyarken öncelik, çocuğun kendine ve çevresine zarar verecek şeyleri yapmaması konusunda verilmelidir.
* Çocuğunuzun davranışlarını yönlendirirken, değerlendirirken olumluyu vurgulayın. Yapmaması gerekeni değil, yapması gerekeni söyleyin. Örneğin “Gürültü yapma” yerine, “biraz daha alçak sesle konuş” diyerek olumlu ifade kullanmış olursunuz.
. Çocuğun istenmeyen davranış yapmasında ısrar varsa, anne-babanın bunu neden yaptığını bulması, onu anlaması (kabul etmese de!) faydalıdır. Çocuğa zor kullanıldığından dolayı da ısrarcı davranış görülebilir. Şiddet; çocukta korku, öfke ve kızgınlık yarattığından istenmeyen davranışın pekişmesine yol açabilir.
KARDEŞLERLE İLİŞKİLER:
* Özel kardeşe sahip olan çocuklar problemlerle karşı karşıyadırlar. Onlar için en zor olanı anne-babalarının kardeşlerine çok fazla zaman ayırmaları ve dikkat etmeleri; bu nedenle de onlara yeteri kadar zaman ayıramamalarıdır.
* Çocuğunuzla ne kadar zaman geçirdiğinizden çok, geçirdiğiniz zaman diliminde neler paylaştığınız, onun (onların) sevgi, ilgi ihtiyaçlarını ne kadar karşıladığınız önemlidir. Her kardeş anne-baba tarafından eşit olarak sevildiğini hissetmelidir.
*Özel bir çocuğa sahip olan anne-babalar diğer çocuklarıyla çok fazla ilgilenememekten şikayet ederler. Bunu dengelemek için, yani ilgi göstermek, sevgi vermek adı altında çocuğu maddi olarak tatmin etmeye çalışırlar. Örneğin; çocuğa sarılmak yerine çok istediği kıyafeti alırlar. Bu sevgi gösterisi değildir.
* Özel kardeşiyle iletişim kuramayan çocuğunuz varsa öncelikle bu durumu anlayışla karşılayın. İlişki kurmaları, size yardın etmeleri konusunda onları zorlamayın. Aralarında “ kardeşlik duygularının” gelişmesi ve birbirlerini sevmeleri, anne-babanın yaratacağı ortamlarla ve yönlendirmelerle sağlanabilir.
* Diğer çocuklarınıza sorumluluk verirken, onların duygularını, yaşını, yapabileceklerini göz önünde bulundurun. Kardeşini kabullenmesinin en önemli adımı, onunla eğlenceli saatler geçirmesidir. Ancak aralarında oluşacak sevgi ilişkisiyle, üzerine düşen sorumlulukları yerine getirebilir.
* Zaman zaman anne-babalar kardeşlere, özel kardeşten gelecekte sorumlu olacaklarını hissettirebilir. “Gelecekte ona ben mi bakacağım?” kaygısı çocuğunuzu kardeşinden uzaklaştırabileceği gibi ona düşmanlık da duyabilir. Zaten kardeşler arasındaki ilişki sevgi çerçevesinde gelişirse çocuğunuz sizlerden sonra da kardeşinin sorumluluğunu yüklenecektir. Bu nedenle daha bugünden yarının sorumluluğunu çocuğunuzun omzuna yükleyip bugün yaşanacak güzellikleri ertelemeyin.
* Kızgınlık, nefret ve kıskançlık duyduğunu; öte yandan bu olanlardan kendini suçlu hissettiğini farkedebilirsiniz. Diğer çocuğunuzun bu duyguları; paylaşılan olumlu / yapıcı zamanlarla ve anne-babasından göreceği ilgiyle kaybolabilir. Kardeşler arası gerginliğin yaşadığı her an, öncelikle sizin sabırlı ve tutarlı davranmanız ve taraf tutucu değil, çözüm getirici olmanız önemlidir.
* Günlük yaşam içinde diğer çocuğunuza kendine zaman ayırması, sevdiği işlerle uğraşması konusunda destek olmalısınız. Örneğin, okul defterlerini / kitaplarını yırtan; eşyalarına zarar veren bir kardeşe sahipse ve bu durum sürekliyse, ilk etapta eşyalarını koyabileceği özel / güvenilir bir yer / bir dolap tesis edebilirsiniz. Böylece de çocuğunuz önemsendiğini hisseder. Eğer diğer çocuğunuz, özel çocuğunuzdan yaşça büyükse, ondan yardım isterken, ona ne kadar güvendiğinizi, onu bir yetişkin olarak gördüğünüzü ve onunla yardımlarından dolayı gurur duyduğunuzu belirtmeniz önemlidir.
* Omuzlarına çok büyük sorumluluk yüklenen kardeşler bu durumdan olumsuz yönde etkilenebilirler. Ayrıca ev içinde yeterli sevgi ve ilgiyi de bulamıyor, kendisini hep ikinci planda hissediyorsa; psikolojik açıdan hezeyanlar yaşanabilir. Bu açıdan, taşıyamayacakları sorumlulukları yüklemek yerine, onun da sizin sevginize ve ilginize muhtaç bir çocuk olduğunu unutmadan yapılacak işleri paylaşmayı deneyebilirsiniz.
* Özel çocuğunuzun kardeşlerine açık ve gerçekçi olarak kardeşinin farklı olduğunu anlatmalı ve sormaya cesaret edemediği soruları sormasına yardımcı olmalısınız. Küçüklüğünde kardeşinin durumunu anlamayabilir ama anlamaya başlayınca olumsuz duygu ve düşüncelerinin içinde boğulmasına izin vermemeli, bu duyguları paylaşmalısınız.
Leave a Comment